Bahar
Bahar kapıda, bir gün kendini gösteren güneş, tüm sıcaklığını hissettirip bize neşe, heyecan verirken, bir diğer gün ise kaybolup , kışın geri geldiğini hissettirebiliyor..
Peki mevsim geçişlerinde kendimizi nasıl hissediyoruz, nasıl bir duygu durumu sarıyor bizleri..
Mart ve Nisan aylarının gelmesiyle güneş ışığının artması ve havanın ısınması ve doğanın uyanışıyla, kışın azalan enerjimiz artmaya başlıyor.
Güneş ışığına maruz kalmak, bireyin duygusal dünyasını olumlu yönde etkiliyor. Birey ,kendini heyecanlı, neşeli, hareketli, dinamik, yaratıcı yaşamındaki sorunların üstesinden gelebilecek enerjiyi kendisinde bulmaya başlıyor kısacası umut duygusu gelişiyor ve artıyor. Sonbahar ve kış aylarıyla birlikte hissedilen depresif duygular, ilkbaharın gelişiyle birlikte bu duyguların azalmasını sağlarken, birey yeniden kendini ve duygularını keşfetmeye başlıyor, yarım kalan ya da başlamak istediği şeyleri gerçekleştirmek için kendine fırsat veriyor.
Ancak mevsim geçişlerinde vücudumuz aslında daha aktif olmamızı sağlayacak hormonlar salgılamasına karşın, vitamin eksiklikleri, beslenme ve uyku düzenine bağlı olarak vücudumuz aynı uyumu gösteremiyor ve yorgunluk hissi artıyor bu sebeple baharla birlikte gelen canlılık ile yorgunluk ve halsizlikler de bu dönemde görülüyor. Kimi yetişkinlerde, iş ve çalışma motivasyonu artarken, kimileri ise uyku bozuklukları, yorgunluk, halsizlik gibi sorunlar yaşayabiliyorlar.
Çocuk ve ergenlerde ise derslere olan motivasyonları azalırken, daha hareketli, dikkatleri kolay dağılır hale gelmeye başlıyorlar bu durumun akademik başarıyı olumsuz etkilediğini gözlemliyoruz.
Mevsim ve hava değişimleri, bireyi fiziksel ve duygusal olarak etkilediği bir gerçek, genellikle birey yaşadığı olumsuz duyguların sebebi olarak mevsim ve hava şartlarını sebep gösterme eğilimi oldukça fazla, burada kişinin yaşadığı durum karşısında baş etme becerisiyle ilgili eksiklikleri bizlere göstermektedir.