Aşk
İlk görüşte var olduğunu, bir kıvılcımın oluşturduğu duygu olarak adlandırırız kimi zaman, kimi zaman ise sevgiyle gelen, sevdikçe artan bir duygudur kimi için.. Öylesine tarifi mümkün olmayan bu duygu, bizlere tüm fedakarlığı yaptırır, bir anda kendimize bile itiraf edemeyeceğimiz, yakıştırmadığımız, beklemediğimiz davranışları sergilememize neden olur. Kendimizden beklemediğimiz şeyleri yaptırabilen bir duygu olduğu için mi bu kadar yücedir aşk ya da bize kendimizin bilmediğimiz yönlerimizi görmemizi sağladığı için mi.. Tüm bu duygularla bir bütün ise, karşımızdaki kişiye yüklediğimiz anlamlar o halde neden bu kadar derin?
Bazı aşklar vardır; yaşanamadan biten belki de bitmek zorunda olan aşklar, kimi yaz aşkı olan..
Yaşanmamışlıkların olduğu, her iki kişinin de birbirine; ‘ EVET O DOĞRU KİŞİ’ dedikleri ancak başka sebeplerden dolayı bitmesi gereken olanlar.. Onlar her zaman farklı bir yerde kalır, derinlerde o sıcaklığı, o heyecanı yıllar geçse de varlığını sürdürür.. o duygu o kadar derinlerde kalmasına rağmen, aşk, sevgi deyince ilk onu anımsatır, yıllar önceki sıcaklığı ile sarar, her yeni gelende hep o duyguyu arar ancak kişi bulamayınca da bir daha o aşk gibi olmayacağına dair derin anlamlar çıkarır, küser aşka, sevgiye, ilişkiye..
Hayatta kalmamızı sağlayan en güzel duyguların başında gelen aşk, sevgi, bizi sıcak tutan, yaşama bağlayan bu derin duygu oluşumunda katkısı olan önce kim onu bulmalıyız belki de karşımızdaki kişi mi bunu sağlayan, yoksa bizim mi?
Psikolog/ Çift & Aile Terapisti
CEREN YAĞCIKÖSEOĞLU