Kıskançlık
İlişkilerimizde, ilişkiyi yöneten duygu, düşünce, tutum ve davranışlarımızın önemli bir yeri olduğu gerçektir. Özellikle çift ilişkisinde var olan duygular ve bu duyguların yoğunluğu-şiddeti, bizler için göz önünde bulundurulması gerekenler arasındadır. Çiftler arasında, birlikteliğin başlaması ve devam eden süreçte, ilk tanışmanın verdiği hoş, tarifi mümkün olmayan güzel duygular, ilişkinin adımı ve seyrini belirler. Kıskançlık ilişkide önemli bir duygudur. Toplumumuzda en sık rastladığımız ‘seven insan kıskanır’ düşüncesi, kıskançlığın ilişki ile bir bütün olduğunu ,kıskançlığın olmadığı ilişkilerin sağlıksız ilişki olduğu mesajını bizlere vermektedir. Gerçek şu ki, bireylerin kıskanıldığını hissetmesi, kişinin partneri tarafından değer gördüğünü , sevildiğini ve sahiplenildiği duygusunu vermektedir bu sebeple kıskançlık ilişkinin başlarında istenilen, beklenen ve hoşa giden bir duygu olmaktadır.
Kıskançlıkların ilişki devam ederken sürmesi, bu hoşa giden duyguların terse dönüşmesini sağlayabilmektedir.
Kıskanan partner, karşındaki bireyin sınırlarını daraltmaya, belirli başlı önceden kabul ettiği davranışları engellemeye başlamasıyla, partnerini incitmeye ve ona saygı göstermediğini hissettirmeye başlar böylelikle başlarda en güzel duygulardan biri olan kıskançlık, ilişkiyi yakıcı hale getirmektedir.
Elbette ki seven insan kıskanır, kıskanmayan kişi partnerini sevmiyor anlamına gelmemelidir. Partnerini olduğu gibi kabul eden, her haliyle seven ve onun alanına-sınırlarına saygı ve özen gösteren bir bireydir . Kıskançlık, yemeğin baharatı gibidir, hiç olmadığında ve çokluğunda ise yemekten tat alamaz hale getirir, önemli olan miktarıdır.